10 Eylül 2011 Cumartesi

Bir ''çıldırmışlık'' olarak dansımız: Kolbastı ve Apaçi...

Hayat algımızda, davranışlarımızda, hedeflerimizde, insani ilişkilerimizde yaşadığımız modern çağın etkilerini taşıdığımız apaçık bir hakikat.
Modern-kapital dünya insanı aslında çıldırmış da bir insandır.
Savaşlar, kaoslar, hızlı yaşam, tüketim çılgınlığı, sürekli bir koşu modern insanın açmazlarından.
Bu yaşam biçiminin birçok alanda olduğu gibi, onun sanat algısı üzerinde de tesir etmesini beklemek hiç de zor olmasa gerek.
En eski sanatlardan biri olan dans da çağ insanının hayat algısına bağlı olarak ''çıldırmış'' vaziyette.
İnsanlar, tarih boyunca dans ettiler. Hatta, insan yaratılmadan evvel dahi hayvanların ve doğanın dans ettiği bilinmektedir. İnsanlar, dini ritüel, aşk, sevgi, gelenek ve sanatsal duygular doğrultusunda ve bir ritm eşliğinde dans ettiler.
Dansları ile duygularını yansıttılar. Aşklarını, ideallerini, yaşamlarını, mücadelelerini, emeklerini...Kültürlerini yaşattılar... Bir araya geldiler... Ve aslında bir miras da bıraktılar...
         
Hayat algımız dansımızı da etkiledi. Bir çıldırmışlıktan bahsetmiştik.
İnsanlık, büyük bir boşlukta, büyük bir kaosun ortasında ve bunu ritmik hareketleri ile aslında dışa da vurmaktadır.
Ben burada sadece ülkemizde son zamanlarda gelişen ve hala etkisini sürdüren kolbastı ve apaçi dansına vurgu yapmak istiyorum (biraz geç de olsa). 
Aslında, Karadeniz kültürünün önemli bir halk oyunu olan kolbastı, bugün gençler tarafından sergilenen oldukça hareketli dansın aksine ağır oynanan bir oyundur.
Bu oyun kimi kesimlerin popüleritesi uğruna tahrif edildi.
Ama, daha ciddi sorun, gençlerin bu dansı tamamen tahrif ederek hiç bir felsefesi, anlamı, değeri olmayan; aksine sadece çılgınca hoplanıp zıplanmayla açıklanabilecek bir dans haline getirmeleridir.
Bu aslında bir çılgınlığın, değersizleşmenin ritmle dışavurumudur.
Aynı şekilde, son yıllarda ülkemizde gençler arasında oldukça yaygın hale gelen ve aslında bir yaşam biçiminin (Giyim, saç biçimi, müzik) dansa yansıması olan apaçi dansı da ''çıldırmışlığımız'' ın göstergesi.
Hiçbir sanatsal değer taşımayan, felsefesi olmayan, duygusuz, aslında zevksizce de bir dans apaçi dansı kanımca.
Bu dansı gerçekleştirmek için fazla uğraşmamıza da gerek yok. Ne kadar saçma hareketler yapabilirsek, vücudumuza ne kadar zorluklar çıkarabilirsek ve ne kadar çok kendimizi kaybedebilirsek bu dansı başarıyla gerçekleştirebilirz. Aslında zor da bir dans. :)

                             Saçmalıktan başka nedir Allah aşkına!!!


                         


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder