24 Temmuz 2011 Pazar

sahafiye

           İnsan zaman zaman geçmişe yolculuk yapma ihtiyacını duyar kendinde… Geçmişe gidip tarihin ara sokaklarında dolaşmak, zamanın ruhunu duymaya çalışmak  ister. Sevdaların, aşkların, heyecanların, sevginin, kederin yaşandığı vakitlere alabildiğince   akıtmak ister kendini…
         Geçmişe yolculuğun mühim araçlarından  biridir kitaplar ve eski kitapların alınıp satıldığı­­-çok mu ticari oldu-mekanlar olan sahaflar. Suhuf; sahifeler, yapraklar manasına      gelir. Sahaf da kitap alımı ve satımı ile uğraşan kişidir.
          Eski kitapların bazı okuyucular için vazgeçilmez bir yanı vardır. Bu kitapların cazibesi önce o yıllanmış tatlı kağıt kokusuyla karşılar insanı… Daha sonra kitabın içerisinde başka okuyucular tarafından düşülen notlar, altı çizili satırlar, telefon numaraları, gazete köşe yazıları ve hatta fotoğraflar…
           İşte okuyucunun kısa bir nostalji yaşamasına vesile olan sahaflar… Sahaf dükkanından içeriye ilk adımınızı attığınızda kitapların üzerinize yığılacağını düşünürsünüz, kitaplar sizi adeta kendine çeker,dokunursunuz, hissedersiniz,kapağını inceleyip tozlarını elinizle yavaşça                  silersiniz ve işte o kitapla kaderiniz kesişir ve başlarsınız kitabın serüveni ile ilgili sorular sormaya: ‘’Acaba daha önce kimler eline aldı ve    okudu?’’, ‘’Nereleri gezdi ?’’, ’’Hangi masanın üzerinde okuyucusunu bekledi?’’ , ’’Hangi memleketin yağmurunda ıslandı?’’ , ’’Hangi araştırmalara kaynak oldu?’’
           Bütün bu duygu ve düşüncelerle bulunduğunuz sırada sahafın kedisiyle -gayet ürkütücüdür- karşılaşırsınız. Sanki bütün kitapların hikayesini bilir gibidir. Ardından bu kitapların bir nevi geçici sahipleri olan sahafla muhabbet etme ihtiyacı duyarsınız ve kitaplar, okuyucular, bazen ticari yakınmalar ve siyasi meseleler muhabbetinizin konusu olur. Zaten sahaflığın mesleğinin icrası muhabbetle mümkün olduğu konusunda yaygın bir kanaat vardır. Bu işi muhabbet ehli insanlar yapar. Onlar aynı zamanda kitapların olduğu kadar insanların da sarrafıdır. Hangi kitabın hangi okuyucunun hakkı olduğunu gayet iyi bilirler. Kitabı almaya imkanı olmayana da çok cüz’i fiyatlarla kitabı verirler. Ama kitaba layık olmayan insanlara  elinde bulunsa da vermezler. Kitabın raflarda layık olduğu okuyucuyu beklediğine inanırlar. Onlar bir nevi kitap ile okuyucusunun buluşmasına ev sahipliği yaparlar.
             Sahaflık aslında çor zanaattır. Hakiki bir sahaf olmak için 15 yıl çıraklık, 15 yıl da kalfalık dönemi geçirmeniz  gerekir aslında… Kitapları iyi tanımanız, dillerinden anlamanız lazımdır. Bir de ticari kaygıları bir yana bırakmanız gerekmektedir.
             Böyle sahaflar var mı peki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder